Tuna kıyısında bir gün...

 
Tuna kıyısında bir gün... Tuna kıyısında bir gün...

Regensburg’un taş sokakları gezmekle bitmiyor. Eski çağlarda at arabalarının geçtiği bu daracık sokaklar günümüzde her türlü araca kapalı. Sislerin ardından güneş çıkıyor. Giriş katlarında dükkânlar, lokantalar, kahveler, butikler ve birahaneler. mail@ahmet-arpad de",Sisler içinde Tuna’nın kıyıları. Tarih ve gelenek adım başında, kiliselerin Gotik kulelerinde, evlerin taş kemerlerinde, daracık sokakların taşlarında. Regensburg, 2000 yıllık bir kent. Düşler içindeki küçük köylerin, burçlu kalelerin, yüksek şatoların, sık ormanların arasından geçiyor. Dik yolun iki yanı hafif kar kaplı. Çevresine hiç uymayan bir yapı. Bugün hava güzel olacak Tuna kıyılarında. Her şey tablo gibi. 365 mermer basamak Tuna Nehri’ne ve ovaya bakan bu görkemli tapınağa uzanıyor. Taş köprüleriyle ve yapılarıyla, alanlarıyla, sokaklarıyla, buralarda yaşayan rahat, cana yakın insanlarıyla. . Kayaları yararak güneydoğuya yolunu sürdürüyor. Alman ırkının “övgü tapınağı” Walhalla’ya Hitler; 6 Haziran 1937’de “Yapıtlarında Almanlık damarı var” dediği besteci Anton Bruckner’in büstünü koydurtmuştu. Romalıların yaptığı; ortaçağın bozamadığı, dünya savaşlarında düşmanın bombalamadığı günümüz insanının da yolları genişletmek amacıyla yıkmadığı yapılar. Uzaklardan geçen tren sabah sessizliğini bozuyor. Karaormanlar’dan gelen Tuna Nehri Regensburg’da genişliyor, büyüyor. Büyük bir Yunan tapınağı. Uzaklardan bir köprü görünüyor. Sislerin ardında güneş. Kendine vadiler açıyor. . İsa’dan 179 yıl sonra kurduğu Regensburg Ortaçağda Avrupa’nın en büyük ticaret, politika ve sanat kentlerinden biriydi. O gün yaklaşık 200 bin insan akın akın Regensburg ve tapınağa gelmişti. Hepsi de küçük ve sevimli. Taş kaidesinde bu kişinin Avusturya prensi Don Juan olduğu yazıyor. Kocaman! Tıpkı önünde durduğum tapınak gibi. Regensburg’da. Sağ, sol eski yapı. Daha ötelerde, sisler arasında kilise kuleleri, tarihi yapılar, eski taş evler. Törene 800 kişilik bir koro eşlik etmişti. Tepede bir tapınak. Şaraplık üzüm yetişiyor buralarda, Romalılardan günümüze dek. ",. Heybetli duruşunun nedeni, Kaptanıderya Müezzinzade Ali Paşa’nın şehit düştüğü 1571 İnebahtı Deniz Savaşı’nda Osmanlı donanmasını yenmesi olacak. 1786’da Goethe, “Regensburg çok güzel bir yer” diye yazıyor gezi günlüğüne. . Sonraki yıllarda Neonazilerin her 6 Haziran’da burada toplandığı biliniyor. Kentin biraz dışında yamaçlar bağlarla örtülü. Yamaçlarda üzüm bağları. Yaklaşık 180 yıl önce Bavyera Kralı I. . Biraz ileride büyükçe bir alan. Orada bir heykel. 18. Heybetli ve gururlu duruyor. yüzyılda Mozart yaşamının bir bölümünü severek burada geçiriyor. MOZART DA BURADAYDIRoma Kralı March Aurel’in. Ludwig’in kalıtı. Bu, yüzyılın Bavyera Kralı (!) Franz Joseph Strauss’un Regensburg’lulara armağan ettiği karayolu köprüsü.

Tuna kıyısında bir gün...

Tepede bir tapınak. Taş kaidesinde bu kişinin Avusturya prensi Don Juan olduğu yazıyor. Hepsi de küçük ve sevimli. 365 mermer basamak Tuna Nehri’ne ve ovaya bakan bu görkemli tapınağa uzanıyor. Biraz ileride büyükçe bir alan. Eski çağlarda at arabalarının geçtiği bu daracık sokaklar günümüzde her türlü araca kapalı. Taş köprüleriyle ve yapılarıyla, alanlarıyla, sokaklarıyla, buralarda yaşayan rahat, cana yakın insanlarıyla. Heybetli ve gururlu duruyor. Çevresine hiç uymayan bir yapı. Her şey tablo gibi. ",. Heybetli duruşunun nedeni, Kaptanıderya Müezzinzade Ali Paşa’nın şehit düştüğü 1571 İnebahtı Deniz Savaşı’nda Osmanlı donanmasını yenmesi olacak. Kendine vadiler açıyor. Büyük bir Yunan tapınağı. Regensburg’da. 1786’da Goethe, “Regensburg çok güzel bir yer” diye yazıyor gezi günlüğüne. Bugün hava güzel olacak Tuna kıyılarında. Ludwig’in kalıtı. Sağ, sol eski yapı. Düşler içindeki küçük köylerin, burçlu kalelerin, yüksek şatoların, sık ormanların arasından geçiyor. İsa’dan 179 yıl sonra kurduğu Regensburg Ortaçağda Avrupa’nın en büyük ticaret, politika ve sanat kentlerinden biriydi. Uzaklardan geçen tren sabah sessizliğini bozuyor. . Giriş katlarında dükkânlar, lokantalar, kahveler, butikler ve birahaneler. mail@ahmet-arpad de",Sisler içinde Tuna’nın kıyıları. . Dik yolun iki yanı hafif kar kaplı. Törene 800 kişilik bir koro eşlik etmişti. Romalıların yaptığı; ortaçağın bozamadığı, dünya savaşlarında düşmanın bombalamadığı günümüz insanının da yolları genişletmek amacıyla yıkmadığı yapılar. Uzaklardan bir köprü görünüyor. O gün yaklaşık 200 bin insan akın akın Regensburg ve tapınağa gelmişti. Bu, yüzyılın Bavyera Kralı (!) Franz Joseph Strauss’un Regensburg’lulara armağan ettiği karayolu köprüsü. Sislerin ardında güneş. Yamaçlarda üzüm bağları. Regensburg’un taş sokakları gezmekle bitmiyor. Sonraki yıllarda Neonazilerin her 6 Haziran’da burada toplandığı biliniyor. Sislerin ardından güneş çıkıyor. Orada bir heykel. . Alman ırkının “övgü tapınağı” Walhalla’ya Hitler; 6 Haziran 1937’de “Yapıtlarında Almanlık damarı var” dediği besteci Anton Bruckner’in büstünü koydurtmuştu. . MOZART DA BURADAYDIRoma Kralı March Aurel’in. Şaraplık üzüm yetişiyor buralarda, Romalılardan günümüze dek. Kocaman! Tıpkı önünde durduğum tapınak gibi. yüzyılda Mozart yaşamının bir bölümünü severek burada geçiriyor. Kentin biraz dışında yamaçlar bağlarla örtülü. Daha ötelerde, sisler arasında kilise kuleleri, tarihi yapılar, eski taş evler. Tarih ve gelenek adım başında, kiliselerin Gotik kulelerinde, evlerin taş kemerlerinde, daracık sokakların taşlarında. 18. Yaklaşık 180 yıl önce Bavyera Kralı I. Kayaları yararak güneydoğuya yolunu sürdürüyor. Regensburg, 2000 yıllık bir kent. Karaormanlar’dan gelen Tuna Nehri Regensburg’da genişliyor, büyüyor.